Bir iki kelâm da ben edeyim, müsadenizle. Kıbrıs üzerinde yapılan görüşmeler mâlûmunuz olduğu üzere 5 kişilik bir çekirdek heyet tarafından götürülüyor. En gizli haritalardan tutun da diğer açıklanmayan maddelere kadar hiçbir konuyu -iddia edilen o ki- bu beşli dışında kimse bilmiyor. Bu yüzden konuşanlar da farazî konuşuyor.
Ben, Kıbrıs'ı verelim de kurtulalım, diyenlere karşı çıkmıyorum. Adam zihniyeti ve fikir dünyası bundan ibarettir der geçerim. Başka çözüm de yok, diye ahkam kesen veya Kıbrıs'ı vermek istemeyenlere ırkçı rum düşmanı muamelesi çeken sevgili liberaller ve Rum hayranlarına da Rum tarafına geçmelerini ve gördükleri muamele sonrası bir daha düşünmelerini tavsiye ederim.
Kimse Kıbrıs'ı verelim de kurtulalım demiyor. Türkiye'nin siyasi elitlerinde de böyle bir eğilim yok. Kıbrıs'ı vermek de çirkin bir ifade. Madem Kıbrıs bizim, o halde ilhak edelim? Yok eğer Kıbrıs Kıbrıslıların ise o zaman bırakalım da kendi kararlarını kendileri versinler. Böyle işine gelince Kıbrıs bizim (buradaki biz herhalde Türkiye oluyor), işine gelmeyince Kıbrıslı Türklerin dramı tiyatrosu oynarsan olmaz. Bu konu yıllardır milliyetçiler tarafından ajite ediliyor.
Kıbrıs'ı vermek yerine doğru ifade Kıbrıs sorununu çözmek olmalı. Çünkü ortada bir sorun var ve adı Kıbrıs. "Yoo ortada bir sorun yok, böyle iyi herşey" diyorsan, Türkiye'nin bizzat 40 yıllık politik duruşunu bile reddetmiş oluyorsun zira Türkiye, Kıbrıs Barış Harekatı'nı adayı işgal etmek için değil, kendi soydaşlarını korumak ve adada barışı tesis etmek için yaptı. Bunu da garantör ülke sıfatıyla yaptı. Yani Türkiye dünyay diyor ki "ortaya böyle bir durum çıktı, ben de anlaşmalardan doğan hukuki hakkımı kullandım." Şu an Kıbrıs'ta "senin" kendine ait saydığın topraklar da Kıbrıslı Türkleri güvende tutabilmek için "kurtarıldı". Yani birilerinin iddia ettiği gibi fethedilmedi. Hukuki olarak da bu "fetih" meselesini zaten politik olarak açıklayamazsın. Rumlar da bunu kendi perspektiflerinden fethin tersi, yani işgal olarak nitelendirip Türkiye'yi dış politikada zor durumda bırakma politikası güdüyor.
Kıbrıs sorunu nasıl çözülür? Kıbrıs çevresinde var olan ve ileride daha da kıymet kazanacak doğalgaz yatakları varken zor çözülür. Kore bile gelmiş burada şirketleri ile gaz arıyor. Bugün tartışılan şey de çözüm falan değil zaten. Bugün, Kıbrıs satılıyor. Şehit kanıyla alınan topraklar veriliyor.
Tam aksine bugün çözümün, birleşmenin itici gücü doğalgazdır. Maalesef jeoekonomi ve jeopolitik bilmeyenler bunlarla alakalı meseleleri yanlış yorumluyor. Doğalgaz, İsrail ve Türkiye de dahil olmak üzere bütün bölge ülkeleri için win-win durumu yarattığından şu an herkes için en hayırlısı adanın birleşmesi. Geçmişte herkes için en hayırlısı adanın birleşmesi olmadığından ada bir türlü birleşemiyordu. Tarihi şekillendiren şey milliyetçi masallar değil, ekonomidir.
Kıbrıs ekonomisi uzmanlarına bir de gidin Rum tarafına bakın demek geçiyor içimden. Kuzey sefalet içinde de Güney sanki varsıl! Madem tek dert kuzeyin ekonomisi, yahu senin devletin 3 milyon Suriyeli -ki resmi rakam bunlar- için 25 milyar dolara yakın para harcamış. Suriye'de belki 100 milyar dolar belki daha fazlası Kürdistan kurulması ve Türkiye'nin cihatçı yuvası olması dışında bir işe yaramayan bir savaşa harcanmış. 300 bin adam mı sorun?
Bu ülke 40 senedir ayakta duruyor. (KKTC) Birileri sevmese de ayakta duruyor. Ambargolarla yaşıyor yine de kendi bayrağını savunuyor. Bahsi geçtiği gibi çöken, mahvolmuş bir ülke yok orada.
Rum tarafının da durumu iyi değil ama Rumların Kuzey'e gezmek ve ucuza alışveriş yapmak için geldiklerini söyleyeyim. Ki Kıbrıs, Türkiye şartlarına göre pahalı bir yer olmasına rağmen Rumlar burada daha ucuza alışveriş yapıyor çünkü Güney'in alımgücü daha yüksek. Türkler ise üç kuruş daha fazla kazanabilmek için Güney'e çalışmaya gidiyor. Türkiye'den Kıbrıs'a her sene 1.5 milyar tl para akıtıldığını, yine Kıbrıs bütçesinin, ülke boyutlarına göre devasa bütçe açığı verdiğini de ekleyelim.
Peki ne yapalım. Artık Türklerin gerek kendi içindeki 10-12 milyon azınlığa gerekse de büyük güçlere ve beslemeleri olan çetelere verecek tavizi olmamalı. Tavizi de çözüm gibi görmemeli.
10-12 milyon azınlık kim oluyor sayın bölücü arkadaş?
KKTC kendini Rum kesimi karşısında koruyabilecek bir ülke haline getirilmeli. Bu nasıl olur? Gerekirse buradan göçlerle ülke nüfusu Rum karşısında dengelenmeli.
En başta da seni göçettirelim. Çobanlık yaparak Mesarya ovasında iyi para kazanılıyormuş.
Türkiye'de hükümetler Kıbrıs'ı elden çıkarılacak bir yük gibi gördü ve 40 yıldır KKTC'nin güçlenmesini ve bir ülke olarak ayakları üstünde durmasını istemedi.
Allah Allah! Dünyada kimsenin tanımadığı, ticareti bırak spor bile yapamayan izole bir ülke nasıl ayakları üstünde duracakmış onu da bir açıklasana. Kimsenin bilmediği şu reçeteyi bir de biz duyalım. Ha göç politikası vardı değil mi, onunla güçlenecekti Kıbrıs unutmuşum.